11 Haziran 2025 Çarşamba

Cesky Krumlov

 Cesky Krumlov, kalesiyle ünlü bir Çek kasabası. Aslında küçük bir yer ama kale bölgesi ülkenin en çok turist çeken yerlerinden biri. Prag taşrası sayılabilecek bir yer. Ama Prag Kalesi kadar ünlü ve Unesco listesinde bir yer. 

Geniş kale içi güzergah ve Kale manzarası dışında doğal güzelliği ile de dikkat çekiyor.



Bu bölgeler tarihsel süreçte sıklıkla el değiştirdiği için ve farklı kültürler bir arada yaşadığından, Çeklere ait Çekçe konuşulan yer anlamında Cesky ön adı gelmiş kente. Almanca söylenişinde o ön ad yok.



Tarihi ana meydanda yemek mekanları, oteller ve alışveriş yerleri var. Zaten bu tip yerlerin en önemli özelliği tarihi eski kenti korumuş olmaları.




Biz yağmura denk geldik yaz ortasında, o yüzden şemsiyenizi yanınızda bulundurmanız önerilir. Eğer gezinizi arabayla yapıyorsanız mutlaka yolunuzu buraya düşürün derim. Prag'ın şehir merkezi dışında, bu çevrede görülmesi gereken bir yer. 

3 Haziran 2025 Salı

Hallstatt


Orta Avrupa turlarında görülmesi gereken yerlerden biri, Hallstaat. Genellikle ekstra tur kategorisinde olan, ana yol üzerinde olmadığı için doğrudan akla gelmeyen bir köy burası. Ancak göl manzarası ile muhteşem bir doğa harikası. Ekstra turlara para vermek istemeyen bir aile olarak bizi fazlasıyla memnun etti burası. Eğer araba ile geziyorsanız, mutlaka bir gününüzü ayırın. Yol güzergahı da çok güzel manzaralara sahip. Trenle de ulaşım mümkün ama onun detaylarını bilmiyorum, Yakınlarda tren istasyonu görmedim, göl kenarına ulaşmak için tekrar araç kullanmanız gerekir.

Öte yandan bu küçük köy, yoğun turist akışından fazlasıyla muzdarip. Etrafta sürekli "burası bizim evimiz", "burada yaşayanlar var" tarzı pankart ve yazılar var. Köy sakinlerinin gürültüden şikayetçi oldukları belli. Onların özel alanlarına saygılı olarak, köy içinde, yukarı doğru ilerleyen yolda bir yürüyüş yapmalısınız. Şemsiyeniz ya da yağmurlunuzu yanınıza almalısınız.




Burası tarihsel olarak tuz madenleriyle ünlü bir yer. Tuz, bir dönemin önemli madeni olarak önemli bir zenginlik yaratmış.

Köy meydanında yiyecek mekanları var. Biz pizzacı tercih ettik. İki kişinin çalıştığı minik bir yer. Manzaraya hakim evlerin bir kısmı, yemek mekanları var, tabii daha pahalı. Yol üstündeki ayaküstü tatlıcılar da es geçilmemeli.

Halsttat Orta Avrupa'da diğer bilindik tarihi ve büyük merkezlerin yanında akla hemen gelen yerlerden değil. Ama bu göl manzarası için gelinmesi gerekli. 

23 Mayıs 2025 Cuma

Prag Budapeşte

Viyana Prag Budapeşte üçlüsüne Viyana izlenimleriyle başlamıştık. Orta Avrupa turlarının merkezi olan bu kentlerde pek çok detay var. Kentleri gezerken kimi zaman hızlı kimi zaman yavaş olmak gerekiyor. Bazı detaylar internet ortamında ya da sosyal medyada fazla abartılıyor olabilir. O yüzden o klişeleri hızlıca tamamlayıp kendi detaylarınıza vakit ayırabilirsiniz. Kentleri gezerken "ne görmek istiyorum", "nerede nasıl vakit geçirmek istiyorum" soruları etrafında plan yapmak işinize yarar.

Şu kilise muhteşem, bu meydan harika demeye gerek yok sanırım. Bu kentlere dair yeni söylenecek çok az şey var. Keyifle gezilecek ve iyi ki gelmişiz denecek yerler... Tabii biraz siyasi tarih bilginizi güncelleyip gelirseniz daha anlamlı olur. Kentlerin tarihine dair hızlı bir wikipedia turu, gördüklerinizi daha anlamlı kılar.

Orta Avrupa gezisinde ne yapmak gerek? Tabii ki şöyle bir kafayı kaldırıp binalardaki eserlerdeki detaylara bakmak... Prag ve Budapeşte'de bilindik kilise ve tarih binaların yanı sıra günlük kullanımdaki binalarda da çok sayıda detay var. Binalar çok keyifli. Ayrıca sokaklarda denk gelebileceğiniz irili ufaklı çok sayıda heykel var, özellikle Budapeşte'de...

Budapeşte, Viyana'nın gölgesinde kalsa da İmparatorluk haşmetini yansıtıyor. Prag'ın tersine özellikle gece aydınlatmasında çok başarılı. Tuna Nehri'ndeki gün batımı sonrası tekne turları önerilir. Yine kentin turistik kalabalığı içinde yürürken karşınıza çıkan heykelleri es geçmeyin. Aslanlı Köprü merkezli tarihi turistik yerler dışında nehir kenarında tramvay hattı ekseninde yürümek sizi farklı mekanlara ulaştırır. 

.           Tuna/Budapeşte'de gece tekne turu...




Prag görece karanlık bir şehir; kentte korku filmlerinin çekilmesine şaşmamak gerek. Vltava Nehri etrafındaki mekanlar ana unsurlar. Tabii ki köprüler... Köprülerde vakit geçirmek gerekli ama bir yandan da kalabalığa ve cep hırsızlığına dikkat kesilin. Kale ve etrafındaki sokaklar da yine bilindik turistik yerlerden. Kaleden yukarı doğru çıktığınızda ulaşabileceğiniz park, hem dinlenmek hem de kent manzarası için ideal. Sonrasında yine park içindeki yürüyüş yollarından Nehir kenarına inersiniz. Keza nehre bakan tepelerde yine parklar mevcut. Eğer alışveriş için gidiyorsanız AVM'lerde Türkiye'ye göre çok uygun fiyatlar olduğuna da ekleyeyim

Kentte bira bolluğu içinde kafayı bulmamak çok  zor! Özellikle marketlerde sudan ucuz biralar var. Yemek konusunda ekstra bir önerimiz yok, Turistik mekanların etrafında bulabileceğiniz tatlı türünden kaçış yok.

Klasik olmayan fotolardan birkaç tane ekleyeyim:





Her iki kent için de iki tam gün yeterli diyebilirim. Prag Budapeşte'den daha ucuz bir kent, Euro ile kıyaslayınca. Her iki kentte de henüz kendi para birimleri kullanılıyor ama euro karşılıkları farklı.

Bu üç kent sıralamasında bize göre önem ve güzellik sırası, Viyana Budapeşte Prag şeklinde diyebilirim... Harcadığınız zaman ve parayı buna göre ayarlayabilirsiniz.

17 Mart 2025 Pazartesi

Viyana - Prag - Budapeşte (I)

 Orta Avrupa yazılarımıza bu gezilerin değerli üçlüsü ile devam ediyorum. Viyana, Prag ve Budapeşte üç farklı kültürü ve deneyimi bir arada bulabileceğiniz kentler... Üç kent de Avrupa'nın birbiriyle temas eden farklı geleneklerini taşıyor. Avrupa'nın içinde farklı Avrupalar deneyimliyorsunuz.

Viyana, bir  İmparatorluğun başkenti olmanın ihtişamını yansıtıyor. Bunun yanı sıra dönemin sanat ve kültür hayatının merkezi olma durumunu mimarisi ve kent tasarımıyla hissettiriyor. Avrupa aristokrasinin son dönemlerini ve burjuvazinin bu mirası dönüştürmesini görebiliyorsunuz kentte. Viyana tek kelimeyle anlatmak gerekirse, saygın bir kent. O ağırlığı ve görkemi binalarda, park ve kafelerde görmek mümkün. Hem zengin, hem keyifli...

Biz bu gezide yarım gün kalabildik ama daha öncesinde gezdiğimiz bir kent olduğu için bazı detayları yeniden gördük, kimi yerleri de ilk kez. Viyana'da en az iki gün kalmak detaylı bir gezi için gerekli. Büyük bahçeli saraylar, Belvedere ve Schönbrunn; devasa Stephan Kilisesi etrafındaki turistik ve ticari merkez; Ring bölgesindeki 19. Yüzyılı aynen yansıtan tarihi binalarıyla Viyana merkez pek çok detayı içeriyor. Onun dışında biraz daha arka plandaki yerler için yürümeye açık, gezmenin kolay olduğu güzergahlar sunuyor. Pek çok turistik kentte olduğu gibi, burada da ara sokaklara girmek kenti daha iyi anlamanıza yardımcı olur. Bir meydanda ya da cafede durup etraftaki detayları süzmek de öyle... 

Klasik Viyana fotoları dışında kendi çektiğimiz bazı detaylarla yer verelim:

Hundertwasserhaus


Yemek konusunda bütün Orta Avrupa sıkıntılı. Oraya özgü yemekten ziyade farklı kültürlerin mutfaklarını bulmak mümkün, özellikle Uzak Asya mutfağına yönelik bir eğilim var. Hamur işi diyebileceğimiz çeşitli çörek veya poğaça, yanında kahveyle denenebilir. Viyana'da tabii ki şinitzel, patates salatası, bira üçlüsü klasiktir. Farklı sandviçler, sosisli başta olmak üzere Viyana klasikleri arasında. Sokakta ayak üstü sandviç satan yerler var. Çeşitli çikolatalar, tabii ki Manner gofret yine kentin bilindik hediyelik alım noktalarından. 


Viyana'yı gezince mutlaka bir daha gezmeyelim hissine kapılıyorsunuz.



10 Mart 2025 Pazartesi

Orta Avrupa Turu

 Uzun bir süre sonra yeniden merhaba! Geçen yaz gittiğimiz/yaptığımız Orta Avrupa turuna dair bazı detaylarla blogu yeniden canlandıralım.

Bu yazıda Orta Avrupa turlarına dair genel bir bilgi ve gezdiğimiz şehirlerden bazı detayları paylaşacağım. Orta Avrupa turlarında neye dikkat etmek gerekir, turla tek başımıza mı gezelim, ekstra turlar nedir gibi sorulara cevaplar bulabilirsiniz.

Biz, Viyana, Halstatt, Salzburg, Bratislava, Prag, Budapeşte şehirlerini kapsayan bir tur yaptık. Tur şirketiyle gittik ama bütün ekstra turları almadık, rehbere çok bağlı kalmadık ve Prag ve Budapeşte'de çoğunlukla kendimiz gezdik. Tersi de mümkün; rehber ve ekstra turlarla tamamen programlı bir süreç de izleyebilirsiniz. Bu tamamen sizin kendi tercihiniz. Geziden veya kentlerden ne beklediğinizle ilgili. Bütün tarihi ve turistik yerleri görmek mi yoksa oturup bir yerde bir şeyler içmek ya da manzarayı izlemek mi? Bunlar arasında tercih yapmalısınız. Biz ikisini de dengelemeye çalıştık.

Kentlere dair detaylara sonra gireriz ama önce turların sattığı paket programlara dair bir şeyler söyleyeyim. Turla yapılan seyahatlerde nelere dikkat etmeliyiz diye düşünüyorsanız, bu kısım sizin için:

# Öncelikle web sitelerindeki tur programını dikkatle inceleyin, gerekirse çağrı merkeziyle veya doğrudan gidip görüşerek bazı detayları netleştirin. Programdaki cümleler ya da öne çıkarılmayan bazı detaylar önemli olabiliyor.

Bu tabii ki bütün turlar için geçerli genel bilgi ama özellikle Orta Avrupa gibi pek çok yere gidilen turlarda daha da önem kazanıyor.

Burada iki konu önemli, birincisi hangi kentte ne kadar vakit geçirilecek? Programda o kentin adı var, geziliyor gibi görünebilir ama aslında içinden geçip gidiyor olabilirsiniz. Şirketlerin programlarında Panaromik tur dedikleri şey, çoğunlukla otobüsle hızlıca bir yerlerde dolaşmak... Tabii yine buraları yürüyerek dolaşmak zor, genel bir izlenim yeterli diyorsanız bu iyi bir şey olabilir. Ama kimi zaman durup bir fotoğraf çekmeye zaman bile vermeyebilirler. Aslında birkaç saat kalınan ve o sırada yemek mi yiyeyim fotoğraf mı çekeyim telaşına düşeceğiniz kısa gezme zamanları kalabilir. O yüzden nerede ne yapılıyor, bunu netleştirmeye çalışın. Bu tip kısa süreli yerler için önceliğinizi belirleyin. 

Diğer nokta, ekstra turlar. Ekstra turlar nedir, neyi kapsıyor? Bunları netleştirin. Her şeyden önce ekstra turlar yol üstünde mi? Eğer öyleyse sıkıntı var çünkü katılmak zorunda olabilirsiniz, ama yoksa yol üstünde bir yerde sizi bırakıyorlar. Rehberin ya da grubun zorlamasıyla tura katılmanız gerekebilir, buna öncesinde karar verin. 

Bizim turumuzda yol üstü tur azdı, otel çıkışlı turlar vardı o yüzden biz kentte kalarak günlük hayatın içinde olmak istedik.

# Bir diğer konu, tabii ki rehber ve tura katılan ekiple diyalog. Rehberin tarzı tavrı çok belirleyici olabiliyor. Bunun için öncelikle kurumsal firmalarla çalışmak iyidir. Rehberin ismini önceden öğrenin, kimle çalışıyor, bu konuda bir araştırma yapın. Kimi zaman rehberler katılımcıların olduğu WhatsApp grupları kuruyor. Burada da yine rehbere bağlı kalmak ve ne yaptığını önemsemek ile "anlatsın geçsin, ben çok onunla ilgilenmem" tarzı bir rahatlık arasında bir tavrı tercih etmeniz gerekebilir. 

Tabii ki buluşma saatleri ve diğer uyarılara mutlaka dikkat edin ve rehberinizi ciddiye alın. Ama diğer noktalarda, size tur satmak ya da çeşitli kent içi yönlendirmelerde kişisel tavrını öne çıkarmak gibi eğilimlere girebileceğini de unutmayın. 

Burada da tekrar, "geldik buraya kadar, biraz fazla para harcasak da olur" diyebilirsiniz. Ya da teşekkür edip buluşma saatini kaçırmamak şartıyla kendi tercihlerinizi uygulayabilirsiniz.

# Orta Avrupa turlarında bazı temel yerler var, bazısı fazla abartılıyor ya da önemseniyor. Kötü diyemeyiz hiçbirine ama oraları görmek yerine başka detayları yakalamanız mümkün. 

Bizim turumuzda Halstaatt ve Cesky Krumlov turları dahildi. İyi ki öyleymiş çünkü görülmeye değer yerlerdi. Gitmediğimiz yerler için bir şey diyemiyorum, onları gözden çıkarmıştık! Özellikle Halstaatt, yeniden Alpler'deki gölleri görme isteği yarattı bizde. Diğer detaylara sonraki yazıda gireyim...

2 Temmuz 2013 Salı

Heybeliada

Heybeliada'ya Bostancı'dan gidebileceğiniz gibi Büyükada'dan da geçebilirsiniz. Biz Büyükada'ya gittiğimizde bir gece kaldıktan sonra ertesi gün vapurla Heybeliada'ya geçmiştik. Yalnız vapur saatleri çok sık olmadığı için önceden bakmanızda yarar var. Büyükada yazısında vapur tarifesine ulaşabileceğiniz bir link eklemiştim. Biz adada vapur saatinden dolayı sadece bir saat kalabildik ve hızlı bir gezi oldu.



Adaya inince yine yaptığımız ilk iş bir harita (kroki) edinmek oldu, fakat buradaki harita Büyükada'ya göre daha kötüydü. O yüzden sürekli kaybolduk. İlk önce adanın daha uzak yerlerine, arka taraflarına gitmek istedik ama harita yüzünden sadece Heybeliada Sanatoryumuna ve Çam Limanı Koyuna kadar gidebildik.  Hani Yılmaz Erdoğan'ın Kelebeğin Rüyası'nda görülen sanatoryum. Biz gittiğimizde kötü bir haldeydi, o yüzden sanırım, fotoğrafını bile çekmemişiz. Ama aşağıdaki fotoğraf sanatoryumun hemen önü, ben de krokiyi çözmeye çalışıyorum.


 Sanatoryuma giden yol


Sanatoryumdan biraz daha ilerlediğinizde Çam Limanı Koyuna ulaşıyorsunuz. 


Bizim asıl hedefimiz adanın diğer tarafındaki Değirmen Burnu Koyuna gitmekti, ama elimizdeki krokiye göre sürekli kaybolduğumuz için merkeze geri döndük. 



Kamariotissa Bizans Kilisesinin bir bölümü, bu alan günümüzde Deniz Kuvvetlerine dahil olduğu için giriş yasak


 Heybeliada'da da Büyükada'da olduğu gibi çok güzel konaklar yer alıyor. İşte onlardan birkaçı;







Ayrıca Heybeliada'da İsmet İnönü'nün evi de bulunuyor, burası müzeye dönüştürülmüş. İçini gezebiliyorsunuz.












Büyükada

Prenses Adası olarak da bilinen Büyükada'ya Bostancı'dan vapura binerek gidebilirsiniz. Vapur seferlerini  burada bulabilirsiniz. Biz adaya mayıs ayında haftaiçi bir gün gitmiştik. Hem sezon dışı olması hem de haftaiçi olması sebebiyle ada oldukça sakindi. Özellikle cafe-bar tarzı mekanların akşam 6 -7 gibi kapanması sebebiyle biz yemek yedikten sonra otelimize dönmek zorunda kaldık. Yemeğimizi deniz kenarındaki restoranlardan birinde yedik. Tavsiyem önünüze gelen ilk restorana girmeden önce yan yana dizilmiş yerlerden fiyat araştırması yapmanız ve size en cazip gelene girmeniz. Bu arada burada en çok dikkatimi çeken şey çok fazla Arap oluşuydu, hatta yemek yediğimiz yerdeki çalışan garson da buraya çalışmak için gelmişti.

Adayı ister faytonla, isterseniz de bisiklet kiralayarak gezebiliyorsunuz. Biz bisiklet kiralamayı seçtik fakat bunun birkaç dezavantajı olduğunu belirtmek isterim. Faytoncular arabaları çok hızlı ve dikkatsiz kullandıkları için sizin sürekli kendinizi onlardan korumanız gerekiyor. Ayrıca adada birçok yer yokuş olduğu için eğer sık bisiklet kullanan biri değilseniz akşam ağrıdan uyuyamıyorsunuz.



Adaya gidip bisiklet kiraladıktan sonra bizim ilk işimiz bir ada haritası (kroki) edinmek oldu, bu şekilde nereye gitmeniz gerektiğini daha iyi görebiliyorsunuz. Yalnız şunu da aklınızda bulundurmanızda fayda var, elinizdeki kroki birebir planı yansıtmayabiliyor, biraz da hislerinize güvenmeniz gerekiyor. Yoksa bizim gibi adanın tek çıkmaz sokağına girip kaybolabiliyorsunuz. Gerçi o zaman da ada halkı size yardımcı oluyor merak etmeyin. 






 Adada birbirinden güzel konaklar ve birçok tarihi yapı var.







Bunların başında adanın en yüksek tepesi olan, Aya Yorgi tepesindeki Aya yorgi Manastırı geliyor. Bu tepeye çıkış oldukça zahmetli, bisikletleyseniz yokuşu bisikleti kullanarak çıkmaz zor. Biz bisikletler elimizde yürüyerek çıktık.Öyle olunca hem bisikletin ağırlığını hem de kendinizi taşımak oldukça yorucuydu, bu yüzden  dinlene dinlene neredeyse yarım saatte yukarıya ulaştık. İnişe gelince, bisiklet üstünde çok hızlı ve keyifliydi. Eğer fayton kiraladıysanız tepeye yine yürüyerek çıkmanız gerekecektir, çünkü faytonlar yokuşun aşağısındaki meydanda bekliyor. Her iki koşulda da yorucu ama kesinlikle görülmesi gereken bir yer. 


Yukarıya çıkan kişiler ellerindeki makaraları bir dilek tutup aşağıya atıyorlar, eğer ip sonuna kadar açılırsa dileğiniz olacak demekmiş. O yüzden yol boyunca  kenardaki çalılara takılmış uzun ipler ve dallara bağlanmış kumaş parçaları görebilirsiniz.



Ve tepeden görünüş;


 İşte Aya Yorgi Manastırı;



Aya Yorgi tepesinden indikten sonra görmeniz gereken bir diğer tarihi yapı Aya Yorgi tepesine yakın bir yerde olan Rum Yetimhanesi



 Burası şimdilerde metruk bir halde bulunan tamamen ahşap bir bina, biraz da ürkütücü.



 Eğer adaya yaz aylarında giderseniz adanın arkasında birbirinden güzel plajlar var, burada denize girebilirsiniz.