Prenses Adası olarak da bilinen Büyükada'ya Bostancı'dan vapura binerek gidebilirsiniz. Vapur seferlerini burada bulabilirsiniz. Biz adaya mayıs ayında haftaiçi bir gün gitmiştik. Hem sezon dışı olması hem de haftaiçi olması sebebiyle ada oldukça sakindi. Özellikle cafe-bar tarzı mekanların akşam 6 -7 gibi kapanması sebebiyle biz yemek yedikten sonra otelimize dönmek zorunda kaldık. Yemeğimizi deniz kenarındaki restoranlardan birinde yedik. Tavsiyem önünüze gelen ilk restorana girmeden önce yan yana dizilmiş yerlerden fiyat araştırması yapmanız ve size en cazip gelene girmeniz. Bu arada burada en çok dikkatimi çeken şey çok fazla Arap oluşuydu, hatta yemek yediğimiz yerdeki çalışan garson da buraya çalışmak için gelmişti.
Adayı ister faytonla, isterseniz de bisiklet kiralayarak gezebiliyorsunuz. Biz bisiklet kiralamayı seçtik fakat bunun birkaç dezavantajı olduğunu belirtmek isterim. Faytoncular arabaları çok hızlı ve dikkatsiz kullandıkları için sizin sürekli kendinizi onlardan korumanız gerekiyor. Ayrıca adada birçok yer yokuş olduğu için eğer sık bisiklet kullanan biri değilseniz akşam ağrıdan uyuyamıyorsunuz.
Adaya gidip bisiklet kiraladıktan sonra bizim ilk işimiz bir ada haritası (kroki) edinmek oldu, bu şekilde nereye gitmeniz gerektiğini daha iyi görebiliyorsunuz. Yalnız şunu da aklınızda bulundurmanızda fayda var, elinizdeki kroki birebir planı yansıtmayabiliyor, biraz da hislerinize güvenmeniz gerekiyor. Yoksa bizim gibi adanın tek çıkmaz sokağına girip kaybolabiliyorsunuz. Gerçi o zaman da ada halkı size yardımcı oluyor merak etmeyin.
Bunların başında adanın en yüksek tepesi olan, Aya Yorgi tepesindeki Aya yorgi Manastırı geliyor. Bu tepeye çıkış oldukça zahmetli, bisikletleyseniz yokuşu bisikleti kullanarak çıkmaz zor. Biz bisikletler elimizde yürüyerek çıktık.Öyle olunca hem bisikletin ağırlığını hem de kendinizi taşımak oldukça yorucuydu, bu yüzden dinlene dinlene neredeyse yarım saatte yukarıya ulaştık. İnişe gelince, bisiklet üstünde çok hızlı ve keyifliydi. Eğer fayton kiraladıysanız tepeye yine yürüyerek çıkmanız gerekecektir, çünkü faytonlar yokuşun aşağısındaki meydanda bekliyor. Her iki koşulda da yorucu ama kesinlikle görülmesi gereken bir yer.
Yukarıya çıkan kişiler ellerindeki makaraları bir dilek tutup aşağıya atıyorlar, eğer ip sonuna kadar açılırsa dileğiniz olacak demekmiş. O yüzden yol boyunca kenardaki çalılara takılmış uzun ipler ve dallara bağlanmış kumaş parçaları görebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder